AFET-İ DEVRAN
Efendiiiim ben geldim, hoş geldim, sefalar getirdim. Di mi? Şimdi yine ne zırvalayacak bu kız anlatsa da dinlesek dediğinizi duyar gibiyim. Hemencecik başlıyorum. Düğüne gittik efenim. Evet, evet düğün. Yanlış olmasın ama ha, sosyete düğünüydü gittiğimiz düğün!... Herkes şık şıkıdım giyinmiş, abartılı abartılı makyajlar yapılmış, palyaçolar bir tarafta ortalığı sirke çevirmiş, havuz kenarında çok güzel bir sosyete düğünüydü yani yanlış olmasın!... Her şey iyiydi güzeldi de, hava çok soğuktu donduk. Ben ki, spor kıyafetlen gitmeme rağmen kalıp kalıp buz oldu her bi yanım. Neysem efenim, gecenin ilerleyen saatlerine yaklaşılınca bir anons geldi, ‘şimdiii karşınızda taaa nerelerden alıp gelidiğimiz şarkıcı kızımız, henüz tanınmayan ama ilerde tanınması umulan hatun kişisiiii’ Şak, şak şak şak şakkk…
Aman Yarebbim o da nesi öyle? Bir afet-i devran gözüktü uzaklardan bir yerlerden. Sapsarı saçlar, yemyeşil gözler, süp süper minisi bir sağa bir sola uçuşan gencecik bir kızceyiz… Ortalık alkış kıyamet… Hatun çıktı sahneye, şarkılar, türküler söyledi. Hakkını yemeyelim sesi çok güzeldi gerçekten. Ama işte Allah bir şeyi verince, bir şeyi de noksan bırakıyor demek ki!… Bu soğukta, bu rüzgarda giyersen o kadarcık süp süper miniyi, k.çında donar, başında. Yetmez de sağa sola verdiğin frikikle kalırsın işte öyle. Ha tabi içip içip zıvanadan çıkan sosyete aleminin beyfendilerinin taşkınlıklarına ve de sözle tacizlerine hiç girmiyorum. Girersek bu konuya uzar da uzar.Neysem efenim biz ne yaptık, çakışan kurlarımızın yarısını zor zahmet piste döktük ve evimize geldik.
Efendim malumunuz bugün Ramazan-ı Şerif’in birinci günü. Akşam sahura kalktık. Bizim mahalledeki davulcuya seslenmek istiyorum, geç kalıyorsunuz geç. Biz Elhamdülillah dedik sofradan kalktık, daha yeni geçiyorsun bizim sokaktan. Sana güvensek yandıydık be davulcu amca. He bi de gözünü sevem sen mani filan söyleme, vur davuluna geç. Davulunun sesi zaten ürkütüyor beni, bir de üzerine mani söylemen mahvetti. Uyku muyku haram oldu. Neysem yine de mutlu mesut sahurumuzu yapıp çok şükür, yattık. Uykumuza kaldığımız yerden devam ettik. Ettik etmesine de, ben hiç bu kadar saçma rüyalar görmez idim. Bir kendimi onbeş oscarlı bir filmin başrol oyuncusu olarak görüyorum, bir İngiliz kraliyet ailesinin son veliahtı olarak, bir sahil güvenlikçi olarak görüyorum kendimi… Daha neler neler. Ha bi ara da davul çalıyordum. Bayağıda iyiydim ha. Davulcu amca yakında rakip gelebilirim bak. Nasılsa parnak atmadığım yer kalmadı, bir gece ansızın karşında görürsen korkma emi?.
Neyse günlükçüm ben gideyim, senin de gözünden uyku akıyor uyu da dinlen barimine barim.
The son…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder